T.C. BAŞBAKANI
RECEP TAYYİP BEY ile T.C. ESKİ
BAŞBAKANI MENDERES
Mehmet Arif
DEMİRER
Sosyal
demokrat köşe yazarlarımızın şuuraltı Menderes fobileri vardır.
Zaman zaman Menderes aleyhinde yazılar yazarlar.
Cumhuriyet
köşe yazarı Sayın Ali Sirmen (diğer tüm sosyal demokrat köşe yazarları gibi kendisine
gönderilen mektuplara/epostalara vd. cevap vermez) 28.11.2013 günü Adnan Menderes’i
hatırlamış, Başbakan Recep Tayyip Bey’e benzetmiş:
“Demokrat
Parti sivil darbesiyle, AKP sivil darbesi o kadar birbirine benzemekte,
Menderes’in demokrasi algısıyla Tayyip Erdoğan’ın demokrasi algısı, karbon
kâğıdıyla çoğaltılmış metinler gibi öylesine birbiriyle tıpatıp ayniyet arz
etmekteydi…
“Dilerseniz
kısaca bir göz atalım da siz kendiniz karar verin: 27 Haziran 1956 günü TBMM’de
önemli bir oturum vardı. Konu, Demokrat Parti’nin muhalefet partileri
mensuplarının ve derneklerin toplantı ve gösteri yürüyüşlerine kısıtlama
getiren yasa tasarısıdır. İsmet İnönü ile Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu da konuşmak
için adlarını yazdırmışlardır. İnönü’nün konuşması sırasında bu tasarının
demokrasilerdeki hak ve özgürlüklere aykırı olduğunu söylemesi üzerine DP Sivas
Milletvekili Nurettin Ertürk oturduğu yerden seslenir:
“Vatandaşın hak ve hürriyeti
lafları senin ağzına yakışmıyor İsmet Paşa.”
İsmet
İnönü’nün yanıtı müthiştir:
“Aramızdaki farkı bilelim, biz
mutlakıyetten bugüne geldik, siz ise bugünden mutlakıyete gidiyorsunuz.”
Menderes’in
10 yılda yaptıklarını çok kısa özetleyecek (Recep Tayyip Bey ile kıyaslamayı okuyucuya
bırakarak) demokrasiyi getirdiği iddia edilen İnönü ve arkadaşlarının 1960 ve
1961 yılında söylediklerini ve demokrasiden darbeye nasıl vardıklarını
kanıtlayacağım:
Menderes
on yıllık iktidarında; sürüncemede kalmış Anıtkabir inşaatını bitirdi,
ATATÜRK’ü vatan toprağına kavuşturdu; ATATÜRK aleyhine işlenen suçlara dair
kanunu (5816 sayılı) çıkardı; dini siyasete alet edenlerin cezalandırılmasına
ilişkin kanunu (6187) çıkardı, CHP milletvekillerinin kırmızı oylarına rağmen;
Türkiye’yi NATO üyesi TSK’yı da
dünyanın en güçlü silahlı kuvveti yaptı;
Zorlu ile birlikte
Kıbrıs kördüğümünü çözerek Türk bayrak ve askerini Ada’ya geri gönderdi (bugün
KKTC o sayede ayakta); devraldığı 916 milyon dolar borcu sadece 122 milyon
dolar artırarak 1 milyar 38 milyon dolarda tuttu ama 8.1 milyar dolar değerinde
yatırımı tamamladı ve hizmete açtı; tarımsal üretimi % 123, enerji sektörünü %
256 büyüttü, sanayide tüketilen elektrik enerjisini % 255 artırdı; 27 Mayıs’ta
2.4 milyar dolar değerinde yatırım inşa halinde idi. 300 milyon dolar değerinde
Türkiye’nin o gün de bugün de en büyük yatırımı olan ERDEMİR şirketinin
kuruluşunu 11 Mayıs 1960 günü Ankara 1. Noterliğinde bizzat takip etti.
İmza attığı yatırımların toplam
değeri 10.8 milyar $.
26 Mart
1960 günü CHP’nin ağır topları, Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Satır, Sivas
Milletveklili (Aslen Kayserili) Turhan Feyzioğlu, Malatya Milletvekili Nüvit
Yetkin ve Urfa Milletvekili Atalay Akan Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde
idiler. Atalay Akan, ilçe merkezi meydanında Emniyet Genel Müdürü Cemal Göktan,
Kayseri Valisi Ahmet Kınık ve Yurtiçi Bölge Komutanı Kemal Çakın’a “Ben iki ay
sonra İçişleri Bakanı olacağım. Sizleri emeklilik hakkınızdan mahrum edeceğim.”
dedi. Olayın tanığı Yeşilhisar C. Savcısı !
4 Eylül
1961 Pazartesi. Darbeciler (38 kişilik Milli Birlik Komitesi’nin Türkeş ve
arkadaşları yurtdışına sürüldükten sonra kalan 23’ü) 3 Eylül Pazar günü
çıkardıkları bir kanun ile Kurucu Meclis’i zoraki tatile çıkardılar ki, 15
Eylül’de Yassıada’da ilan edilecek idam kararlarını yalnız kendileri tasdik
edebilsin ve böylelikle en büyük
tutkuları olan Menderes’i darağacına gönderebilsinler. Tatile çıkan CHP Genel
Başkanı Meclis’ten ayrılırken gazetecilere önemli bir açıklama yaptı, ULUS
Gazetesi de 5 Eylül günü bu açıklamayı manşetten verdi:
“ASİL İHTİLALCİLER SÖZLERİNİ YERİNE
GETİRDİ.”
Sayın Sirmen’den
bu yazdıklarıma, bu köşede yayımlanmak üzere, bir cevap rica ediyorum. (Ankara, 02 Aralık 2013, ANAYURT)