6 Haziran 2017 Salı

MEHMET DÜLGER: 57. YILINDA “27 MAYIS” İÇİN DÜŞÜNCELER…

57. YILINDA “27 MAYIS” İÇİN DÜŞÜNCELER…
27. Mayıs’ın acısını çeken ve o hareketin memleketimize bugüne kadar uzanan kötü sonuçlarının şuurunda olan yakınlarım ve dostlarıma bir çift söz söylemek istiyorum.
MEHMET DÜLGER
Cumhuriyetin ilanı süreci ile İkinci Dünya Savaşı’nın bitişi arasındaki dönemde “rahat bırakılan” Türkiye, San Fransisco Konferansı’na katılabilmek için taahhüt ettiği, memlekete demokrasiyi ve demokratik usulleri hakim kılma kararı ile, sonuçlarını ancak bugün kısmen görebildiğimiz bir girdabın içine giriyordu.
Türkiye, hür ve demokratik olduklarını iddia eden devletlerin oluşturduğu bir kazan içinde, çoğu empoze edilen önemli ilkeler etrafında birleşen bir “ittifaklar dünyası”nın bir rüknü oluyordu. Bugün çok daha iyi anlaşılıyor ki, söz konusu ittifaklar, devletlerin gücü oranında kabul edilen esaslar çerçevesinde hareket ediyor, büyük öncelikler, 200 yıla yaklaşan bir geçmişin ve tarihi kuvvet dengelerinin ışığında, “yeni dünya”yı temellendiriyordu. İmparatorluklar devrinin demokrasi devrine dönüşü, aslında, işlerin, önceliklerin, hırsların ve niyetlerin pek de değişmediğini gösteriyordu.
Emperyalist senaryonun kuvvetli oyuncuları, insan değerlerinin öncelik aldığı göstermelik piyeslerin oynandığı dünya sahnesinde, itibarlı (?) kişiler ve kurumlar aracılığı ile perde arkasında hazırlanan senaryoları, büyük bir ustalık, gaddarlık ve inatla götürüyorlardı. Bu iş hala bu uslup içerisinde yürüyor.
27. Mayıs bu senaryonun Türk seyircilerine oynatılan bölümü idi. Demokrasi oyunun ancak ilk adımını atarak, ülke idaresini kendi hür iradesi ile, kendi seçtiği temsilcilere teslim eden Türkiye, nisbeten kısa bir zaman içinde, satranç tahtasının devrildiğine, tavla kutusunun, pulların ve zarların darmadağın edildiğine, oyun kartlarının fırlatılıp atıldığın büyük bir şaşkınlıkla şahit oluyordu. Yapılacak pek bir şey yoktu. Zor, oyunu bozmuştu. Türkiye,  kendisine medeniyet, refah ve itibar ufuklarının kapılarını açan ve bu yüzden de gönül tahtına yerleştirdiği seçkin insanlarının acımasız bir biçimde kurban edilmesi karşısında, suskun ve eylemsiz kalıyor, günümüze kadar devam eden utanç verici bir zihin ve fikir dağınıklığı içinde bocalayıp duruyordu.
Bugün karşı karşıya bulunduğumuz çoğu sosyal kaynaklı, çözümsüz görünen problemin çıkış sebebi, 27. Mayıs felaketinin ülkeyi içine düşürdüğü zaaf ve perişanlıktır. Herkes iyi bilmelidir ki, 27. Mayıs, bütün haşmeti ile, yavrulamış, torun seviyesini aşmış sorunlarını, hala ülkenin ve milletin üzerinde hakim kılmaktadır. Bu muazzam fikri dağınıklık, aynı zamanda ülkenin ekonomik hayatını, kalkınmasını, istihdamını, eğitim ve sağlık hizmetlerini ve nihayet haysiyetli bir dış politika sürdürme iradesini de sıfırlıyor, eskilerin tabiri ile, bir “izmihlal”in bütün özelliklerini ortaya koymaktadır.
Memleketin seçkin ve vasıflı insanları için, ortada çok ciddi bir meydan okuma, bir “challenge” söz konusudur. Yarım yaka yarım pabuç, şekersiz üzüm hoşafı, küflenmiş peksimet ve keçi tersi kuru zeytinlerle beslenip, dünyanın en kahredici güçlerini Çanakkale’nin derin sularına gömen bir vatan sevgisi ve inanç, yeri gelince, belirli yıllarda lise mezunu verememe pahasına, muazzam bir entelektüel potansiyelini siperlerde kaybetmiş, ama, hiçbir güç, o kudretin, haysiyetli, itibarlı ve geleceği ümit dolu bir bağımsız Cumhuriyet kurmasını engelleyememiştir.
Bugün 27 Mayıs, bu muhteşem şuur sahiplerinin torunları olan bizlere, soğukkanlılıkla ve acılarımızı içimize gömerek, her yönünü bilip ders alacağımız bir vesile olmalıdır. İnsanlarımıza sahip olmalı, onları medeniyet ve refah konusunda göz kamaştırıcı ilerlemeler sağlamak için yeterli olduklarına inandırmalı ve organize etmeli, bugünkü gücümüzün, yakın tarihimizdeki emsalsiz gelişmeleri sağlayan büyüklerimize nisbetle kat be kat teçhiz edilmiş olduğuna inandırmalıyız.
Hepimizi büyük bir iş bekliyor. Sonu aydınlık, itibarlı ve huzur verici…
Bu vesile ile, büyük misyonlarını 27 Mayıs felaketinin dahi ortadan kaldırmayı başaramadığı, ahlaklı, dürüst, çalışkan, ehil ve ülkeyi eserlerle donatma, millete itibar kazandırma inancı sarsılmadan canlarını, hürriyetlerini ve yıllarını feda etmekten kaçınmayan 27 Mayıs mağdurlarını minnet, şükran ve rahmetle anıyor, aziz ve unutulmaz hatıraları önünde tazimle eğiliyorum. (Ankara, 27. Mayıs. 2017)