31 Ocak 2017 Salı

KİMİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYORSUNUZ?, - Naci AKIN

KİMİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYORSUNUZ?
Naci AKIN
Ben polemik yapmayı hiç sevmem. 
Yazılarımda başkalarının sözleri üzerinden tartışma açmaktansa, kendi fikirlerimi söylemeyi biraz da bilgilendirici olmayı tercih ederim.
Başkası ne yazmış, ne söylemiş beni pek ilgilendirmez.
Ancak bilgisizce ve hiç de gereği olmadığı bir şekilde, ülkeme, topluma, savunduğum fikirlere zarar verecek bir şekilde maksadını aşan yeni bir tartışma açan olursa da kimse kusura bakmasın altında kalmam.         
Yazılarımda ısrarla kavgayı, kutuplaşmayı, halkın kin ve nefret duygularını körükleyen söylemlere hep karşı oldum, eleştirdim.
Kavgadan rant devşirmeye kalkışanlarla hangi tarafta olursa olsun hep mücadele ettim.
Hoşgörüyü, barışı, kucaklaşmayı, fikirlere saygıyı telkin ettim.  
Önümüzde hayati bir referandum var, elbette ki herkes kanaatini söylemekte özgürdür.
Ancak bunu yaparken akım derken başka şey söylemeyeceksin, yersiz tartışmalara girerek insanları irite etmeyeceksin, kendi fikrini söylemeye çalışırken karşı tarafa hizmet edecek, onların değirmenine su taşıyacak ifadelerden kaçınacaksın.
Bunlar işin uzmanları tarafından da tavsiye ediliyor.
Şimdi gelelim haddini ve maksadını aşan yazıya.
Durup dururken, 60 yıla yakın süre önce cereyan etmiş vatan cephesi olayını açmaya, yaraları kaşımaya ne gerek vardır?
O hadise hukuksuz Yassıada mahkemelerinde de konu edilmiş, darbecilerin mahkemesi bile kimseye bu konuda ceza vermemiştir.
Üstelik 14 Mayıs 1950 de, oylarıyla tek parti, tek şef rejimini devirmiş, iktidarın kansız, darbesiz, hilesiz bir biçimde el değiştirmesini sağlamış demokratların torunları, bangır, bangır hayır derken, oyumuz namusumuzdur derken sen bu yarayı deşmekle kime hizmet ediyorsun? Yoksa sen iktidarın gizli ajanı mısın?
Sen ne bilirsin vatan cephesini, neden çıktığını, hiç okudun mu, araştırdın mı? Bilmemek ayıp değil anlatayım da öğren.
1957 seçimlerine gidilirken Demokrat Parti iktidarını milletin oylarıyla alt edemeyeceğini gören muhalefet güç birliği yapar.
Önce DP ile aynı tabana hitap eden Köylü Partisi ile Cumhuriyetçi Millet Partisi birleştirilerek CKMP adını alır. Ardından Menderes ile ters düşen Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu ve bazı milletvekilleri CHP’nin de teşvikiyle DP’den ayrılarak Hürriyet Partisini kurarlar ve CHP ile işbirliğine giderler. Ancak kendilerine Güçbirliği Cephesi diyen, DP’lilerin ise husumet cephesi diye adlandırdığı bu işbirliği sonuç vermez.
HP Burdur dışında seçim kazanamaz. Ardından da CHP’ne iltihak eder ve muhalefet partileri Güçbirliği Cephesi adında ortak hareket etmeye seçimden sonra da devam ederler.
Yani ilk olarak cepheleşmeyi başlatan muhalefettir ve acımasızca iktidara saldırırlar, yalan ve tahrik üzerine siyaset yürütürler.
Adnan Menderes, muhalefetin cepheleşmesi üzerine 12 Ekim 1958 günü, Fevzi Lütfü Bey’in memleketi Manisa’da ilk defa Vatan Cephesi sözünü ederek şunları söyler:
“Muhalefetteki arkadaşlarımızın vatanperverliğine bugün bir defa daha huzurunuzda müracaat ederek rica ediyorum: Kin ve ihtirası desteklemekte devam etmesinler. Vatana hizmetin hangi istikamette olduğunu düşünerek muhalefetin kötü gidişine paydos desinler. Anarşiye ve nifaka paydos dedikten sonradır ki, hakiki demokrasinin ve hürriyetin güneşi bütün parlaklığı ile ortaya çıkacak, milletimizin terakki ve tealisine giden yolu daha da aydınlatacaktır”.
Menderes’in bu beyanından sonra başta Hürriyet Partisine giden eski taraftarları olmak üzere, yurdun dört bir yanından insanlar akın akın vatan cephesine kaydoldular.
Evet radyolarda okundu çünkü Ankara Radyosundan başka haber alma kaynağı olmayan vatandaşlar köylerde, kasabalarda oturup kendi isimlerinin okunmasını heyecanla bekliyorlardı.
Hatta bunun için telgraflar çekiyorlardı.
Bu telgraflardan birçoğu babama da çekilmişti ve bunlar Yassıada’da aleyhinde delil olarak kullanılmıştı, ama o hukuksuz mahkeme bile bu uyduruk suçtan ceza vermedi.
O telgraflar bugün benim elimde Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünde bulunan Yassıada dosyalarından bulup çıkardım, ibret olsun diye saklıyorum. 
Benim gençliğimde İstanbul’da Fecri Ebcioğlu, Engin Arman, İzmir’de Bülent Özveren, Ali Kocatepe, Ümit Tunçağ, canlı müzik programları yaparlar, istekte bulunanların isimlerini de tek tek okurlardı.
Fatih’ten Hümeyra, Süheyla, Kapılar’dan Pınar ve Bahar Baykal en çok okunan isimler olurdu, 40 yıldır hafızamdan çıkmamış.
Vatan cephesine katılanların da kendi isimlerini radyoda duymak istemeleri çok mu garip geliyor acaba?
Yazıyı yazan köşe yazarına da iki çift sözüm olacak.
Sen bu yazınla kimin değirmenine su taşıyorsun?
Yazıların okunuyor, kitapların satılıyor diye egon iyice şişmiş, ama bilmiyorsun ki senin yazıların sadece fanatik iktidar karşıtlarınca beğeniliyor.
Oysa bir yazar kendisi gibi düşünmeyenlerin de takdirini kazanabilmeli, ”ya aslında doğru söylüyor” dedirtebilmelidir.
Aksi halde kendin çalar kendin oynarsın, karşı taraftan bir tek kişiyi bile ikna edemezsin.
Biliyor musun?
Sen doğmadan bir yıl önce hem de İsmet Paşa Başbakan ve darbecilerin vesayeti siyasetin üstünde Demokles’in kılıcı gibi dururken senin vatan cephesi diye aşağılamaya çalıştığın insanların doğduğun şehir İzmir’deki başı Osman Kibar, İzmir halkının % 60’ının oylarıyla belediye başkanı olmuştu.
Demokrat Parti İzmir’de yeşerdi, Adalet Partisi İzmir’de kuruldu, rahmetli Mehmet Yorgancı ve Şinasi Osma merhum Gümüşpala’yı İzmir’de ikna edip partinin başına geçirdiler.
Biliyor musun?
Senin mesleğe başladığın gazetenin başyazarı, senin elinden tutup iyi bir gazeteci olman için emek veren patronunun amcası Behzat Bilgin de vatan cepheciydi.
Biliyor musun?
Senin yazılarında fikir yok, küfür var, arıyorum bir kırıntı bile bulamıyorum.
Tabi bu fanatiklerin hoşuna gidiyor, onun için okunuyorsun.
Yani sen de kutuplaşmadan nemalanıyorsun, ama sen böyle yazdıkça AKPoyunu artırıyor.
Biliyor musun?
Vatan cephesi dahil eski meseleler artık kapandı, hatasıyla, sevabıyla tarihe mal oldu, bundan sonrası artık tarihçilerin, araştırmacıların işi.
Fevzi Lütfü Bey CHP ile işbirliği yapmasının sonucunun darbeye mal olduğunu, eski arkadaşlarının idam sehpasında can verdiğini görür ve 1964 ‘de yeniden demokratların yanına AP’ye döner.
Kılıçdaroğlu bile Menderes’in anıt mezarına giderek günah çıkarttı.
CHP İzmir’de oy alıyorsa sakın kendinden ve senin gibilerden mülhem sanma.
İzmir de Ege de demokrattır, vatanseverdir, senin tabirinle vatan cephecidir, sonuna kadar da hayırcıdır.
Hem de sana ve senin gibilere rağmen.
Şunu herkes iyi bilsin ki bugün AKP’ye, CHP’ye, MHP’ye oy vermiş bile olsalar 14 Mayısta destan yazanların torunları, asla tek adamlığa geçit vermez.
Cumhuriyetten ve onun değerlerinden asla vaz geçmez.
Oyunu namusu gibi korur, kendi oyuyla gelecekteki oylarını hükümsüz kılmaz.
Sana ve senin gibilere rağmen…          
Kalın sağlıcakla…
30 Ocak 2017
Naci Akın