5 Haziran 2013 Çarşamba

TBMM DARBE KOMİSYONU’NA BAŞVURUM

TBMM DARBE KOMİSYONU’NA BAŞVURUM

Samet Ocakoğlu ; TBMM’ de kurulan Darbeleri ve Mağduriyetlerini araştırma komisyonuna ; inancım, yaşam öyküm ve temsil ettiğim değerlerim ışığında başvuru yaptım.

Yüce Meclis’ in iradesi ile kurulan ‘’ Darbelerin ve Muhtıraların Araştırılması Komisyonu’’ nun çalışmalarına 27 Mayıs 1960 darbesinin doğrudan mağduru olarak katkıda bulunmak ve yaşam öykümüzün şahsiyetimize yüklediği sorumluluğu yerine getirebilme dileği ile ve bir hakkı müdafaa ederek, başvuru yaptım.

Cumhuriyetin en ileri aşamalarından olan ve 14 Mayıs 1950’ de millet tarafından Milli İrade’nin gücü ile tesis edilen ve demokratik parlamenter rejimimizin temeli olan çok partili hayatı;  anayasa ve evrensel hukuku ihlal ederek kesintiye uğratan 27 Mayıs 1960 darbesinin doğrudan muhattabı olan muhterem kesimin mağduriyetlerinin tazmin hukuku ile giderilmesi; darbe yaptırımı ile gasp edilen bütün hakların iadesi ve 27 Mayıs 1960 darbesi olayları silsilesi içindeki Anayasa ihlali suçları dahil olarak bütün suç ve suçluluk hallerinin ortaya çıkarılması ve faillerinin TCK’ ya muhatap edilmesi, darbenin olaylar silsilesinde hazineyi ( milli serveti) maddi zarara uğratanlar ile 27 Mayıs 1960 darbesinin hukuksuz yaptırımları sürecinde, hukuki dayanaksız menfaat sağlayanların kazanımlarının geri alınması yolunun açılması, 10’ larca yıl meydanların şahitlik ettiği tutulmamış, rivayet haline getirilmiş bir adalet sözünün gereğinin yapılması olabilecektir.

27 Mayıs 1960 darbesinin ulusal, uluslararası alanda tesirileri süregelen zarar ve tahribatlarının hukuk ve bilim  çercevesinde doğru, hakça olarak   teşhisi, teşhiri, onarımı ve tanzimi Türkiye için   ışık saçan bir hizmet olabilecektir.

27 Mayıs 1960 darbesinin türlü  yaptırımları ile darbeyi haklı göstermek ve Anayasa ihlali ile darbeye muhatap olan siyasi kadroların milli vicdan ve kamu vicdanı eliyle gasp edilen haklarının iadesini önlemek isteyenlerin türlü karanlık eylemleri ile ayrıca yeni mağduriyetler yarattıkları da bir gerçektir.

Özellikle 1980 sonrasında; 27 Mayıs 1960 darbesinin oluşturduğu hukuken karanlık ortamın milletin vicdan ve hukuk duygusu ile aydınlatılması, milletin bu ve devamı olaylara karşı uyanık kılınması ve darbenin evrensel hukuka aykırı yaptırımlarının ve diğer hukuksuzluklarının gündemde tutulması çabası içinde olanların; yeni hukuk dışı oluşum ve gurupların yıpratıcı, caydırıcı, zarar verme amaçlı türlü aktiviteleri önünde kaldığı bir gerçektir.

Bizleri hedef alan siyasi, sosyal ve maddi yapıyı tahrip etmekte en küçük fırsatıkaçırmayan, aile varlığına ve hukuki kararlılığa saldıran yaşama paralel türlü aktivitelerin kimileri telefi edilemez zararlarının oluşmasında 27 Mayıs 1960 darbesine ve 12 Eylül 1980 sonrasına karşı aldığımız siyasi pozisyonun  belirleyici olduğu somut bir gerçektir. TBMM Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Başkanlığına yaptığım başvuru özetle şu başlıklardan oluşmaktadır.

- 25 Mayıs 1960 tarihli oturumunu gerçekleştiren 11 Dönem TBMM’ de iktidarı oluşturan Demokrat Parti Meclis Gurubunun 27 Mayıs 1960 darbesi yaptırımı ile sonlandırılan Yasama ve Özlük Haklarının; Teşkilatı Esasiye Kanunu, TBMM İç Tüzüğü, Ulusal ve Uluslar ararası hukuk kuralları ışığında veraset hukuku uygulanarak iadesi.


TARİHİ VE KADİM DEMOKRAT PARTİ
25 MAYIS 1960 TARİHLİ BAKANLAR KURULU TOPLANTISI

- 1961 anayasasının Cumhurbaşkanına tanıdığı,  kanunların Anayasaya aykırılığı görüşü ile Cumhurbaşkanı tarafından veto edilebilmesi hakkının kullanıldığı ilk kanun ”  10 ve 11 Dönem Milletvekillerinin banka kredi borçlarına ödeme kolaylığı getiren kanun” un  Devlet Başkanı tarafından  veto gerekçesine yazılmış, ” hazinenin (milletin) zarara uğratılması ”  ifadesinden yola çıkılarak  27 Mayıs 1960 darbesinin hazineyi(milleti) uğratmış bütün zararlarının – Yassıada süreci dahil- tespit edilmesini,

- M.B.K tarafından oluşturulan Yüksek Adalet Divanı isimli mahkeme’ de yargılanmak üzere Yassıada’ya zorla götürülenlerin, bu adada tutuldukları sürede maruz kaldıkları gayri insani, kötü muamele ve hukuki olmayan şartların, bu olaylara neden olan ve karışan şahıslarla ortaya çıkarılmasını,  savunma hakkına- yaşam hakkına- tedavi hakkına ve insan onuruna aykırılıkların failleri ile tespiti, (Hastaneye sevk etmeme, zindanda muhafaza dahil olarak)

- Yassıada’ da yargılama yapan Y.A.D’ ın soruşturmaları, iddianameleri ve kararlarının TBMM’ nin üstün  iradesi ile ” hukuken yok”  kabul edilmesi,

- Yassıada’da tutulan ve haklarında yargılama yapılan TBMM üyeleri ve bürokratların ve ailelerinin bu süreçte soruşturmalar, iddianameler ve yargılamalardan dolayı yaptıkları bütün harcamalar ve ödedikleri vekalet ücretleri  dahil olarak, tazmini.

- 15 Ekim 1961 tarihli YAD yargılama sürecine ve kararlarına muhatap olanların tümünün bütün haklarının iadesi ve YAD kararları neticesi  Balmumcu Cezaevi ve Kayseri Cezaevi ve diğer cezaevi şartlarında oluşan mağduriyetlerin giderilmesi,

- 15 Eylül 1961 tarihli YAD kararlarını takip eden günlerde  27 Mayıs 1960 darbesinin ve Yassıada sürecinin toplumda yaratabileceği  olası infiale karşı  bir tehdit ve baskı aracı olarak kullanılmak üzere elde hazır bekletilen UŞAK olayları davası vakasının tüm boyutu ile incelenmesi,

-17 Eylül 1961 tarihli Milliyet Gazetesinin 1. sahifesinin incelenmesini,

- 11. Dönem DP Milletvekillerinin 12. Dönemden başlayarak yeniden seçilme haklarının engellenmesinin sonuçlarının tazmin hukuku ile giderilmesi, 

27 Mayıs 1960 darbesinin hukuken karanlık zulmet kulvarlarının yine hukukun sevgi ve şevkat duyguları ile aydınlatmasını ve meydanlardaki adalet sözünün tutulmasını sağlamak ve aziz bir emaneti yerine getirmek kararlığı ile oluşturduğum Tarihin Geleceğe Başvurusu isimli elektronik kitabımın elimde kalan son  kopyasını da muhatabımız olan Komisyon’un   Sayın Başkanlığa takdim ettim.

TBMM’ nin iradesi ile kurduğu Darbeleri Araştırma Komisyonu  bana göre”Tarihin Geleceğe Başvurusu ” adlı elektronik kitabımı oluşturma ve yayımlama amaçlarımın bir evresidir.

Tüm maliyetlerini üstlendiğim bu e- kitabın 1 tanesini dahi bir kitapçının rafına koyabilmek mümkün olamamıştır.

Bunca teşkilat üyesi ve çalışma arkadaşı olan bir şahsiyetin böylesine bir öyküyü aktaran ve öykünün hukukunu müdafaa eden e- kitabının başına gelenler, içinde kaldığım yargı süreci dahil trajikomiktir.

Uğraştığımız iş,  hukuku ve maddi imkanı sevmez. Ancak  kitabım konulu açıklamalarım, yazılı ve görsel medya haberleri boşa gitmemiştir. En azından Milli Vicdanda boşa gitmemiştir.

10′larca yıl meydanların şahitlik ettiği Adalet sözünün bu kere  tutulabileceği  umudunu taşıyorum.

Merhum Başvekil Adnan Menderes’in ifade ettiği gibi ‘’ Yüce Meclis, sizin gücünüz herşeye yeter’’.

Başvurum öncesi komisyon başkanlığından konuyu tetkik ettim.Yönlendirildiğim gibi komisyonda  görevli danışmanlar ile görüştüm.

Konuda Manisa Milletvekili Sayın Selçuk Özdağ ile bir telefon görüşmesi yaptım. Kendilerine teşekkür ederim.

TBMM kararı ile oluşturulan  darbeleri araştırma komisyonun 2. toplantısında oluşturulan alt komisyonlardan biriside   27 Mayıs 1960 darbesini inceleyecek  komisyondur.

Bu komisyonda üye olan   bir Sayın Milletvekilinin ” darbelere hak verebilecek”  yöndeki açıklamasını ise  ciddi bir talihsizlik olarak görüyorum.

Pozisyon ve görev ile çelişen bu açıklamanın  ihsas-ı rey   olmamasını ve Sayın Vekilin darbeler konulu  bu beyanının,  kastı aşan bir ifade olmasını umuyorum. Her ne kadar Komisyon Başkanlığı çelişkili bu açıklama için  dil sürçmesi tanımlamasını yapmış olsa da bu bakış açısına karşı  dikkatimiz sürecektir.

Medyadan haberdar olduğumuz bu açıklamada yer alan görüşler eğer  Sayın Vekilin darbeler üzerindeki hukuki  ve siyasi kanaatlerini yansıtıyor ise Sayın Vekilin 27 Mayıs 1960 darbesini araştıracak komisyon üyeliğinden çekilmesi,  Yüce Meclis’in ve komisyon başkanlığının bir başka üyeyi araştırma komisyonuna ataması , doğru ve hakça olacaktır kanaatindeyim.

İlgili komisyonun çalışmalarını titizlikle takip edeceğiz.

Yüce Meclis,  kendi hakkını yani yasamanın  hakkını savunmalı ve  tazmin hukukunu uygulayarak 27 Mayıs 1960 darbesinin  hukuken karanlık bütün kulvarları hak, hukuk ve adalet duygusu ile aydınlatılmalıdır.

Süreç hakkında milletin ne düşündüğünü biliyoruz.

Sıra bu olaylar hakkında Yasa Koyucunun ne düşündüğünü öğrenmeye gelmiştir.

27 Mayıs 1960 darbesi ortamının yalancı şahitleri  ne olacaktır ?

27 Mayıs 1960 darbesi öncesi tırmandırılan olaylarda, insanları tahrik etmek, iktidara karşı husumet duygusu yeşertmek amacıyla hastalıklı zihinlerin üretilen türlü yalanlar ne olacaktır ?

Üniversitelerde, Harbiye’ de kim eksiktir ?

Aradan geçen bunca yılda kimin eksik olduğu  tespit edilmiştir ?

Biz geldiğimizde kimin eksik olduğunu tespit etmiş ve eksiği yerine koymuştuk !

Bir planın icrası ile yoksunluğa tabi tutulanların durumu ne olacaktır ?

En iğrenç ve itici iftiraları yaratmanın  yalan haber yapımcıları için   ikbal sebebi olduğu bir   dönemde,   şeref  ve haysiyete yönelmiş yalan, dolanlarla bezenmiş   uçları keskin okların varlığını     ” dedikodu sınırlarında gören” 12 Dönem TBMM ( 1. dönemden başlamışlardı) soruşturmaları ve kararları  ne olacaktır ?

Yassıada mağdurlarına karşı, 27 Mayıs 1960 darbesinin hakim pozisyonuna itiat, yaranma ve  kişisel çıkar sağlama amacıyla  hakkaniyete ve görev hukukuna aykırı fiilerde bulunan kamu görevlilerinin yarattığı ihlaller ne olacaktır ?

Zorunlu göçe ve ikamete tabi tutulanların mağduriyetleri ne olacaktır ?

Eğitim, öğrenin hakkı engellenenler için ne yapılacaktır ?

Olayın ve olaylar silsilesinin doğrudan ve bedelli bir mağduru olarak yaptığım ve kamuoyu ile paylaştığım başvurumun demokrasiye ve hukuka hizmet etmesini dilerim.

Hakem milletin maşer-i vicdanıdır. Bizler için edilmiş duaların  uğraşımızda koruyucu olduğunu hatta kimi zaman yaşama paralel hale gelen, düşmanımın düşmanı dostumdur diyen  türlü aktivitelere karşı, tahammül gücü verdiğine inanıyorum.

Biz, üstlendiğimiz zararlardan hep bereket ürettik memleketimize.

Bu bereket, bizlerin gururudur, farklılığıdır ve tahammül gücüdür.

Bu işlerin  nimetini hiç bilmeyiz, bu işlerin külfetini taşırız.

11 Dönem TBMM’ deki Demokrat Parti iktidarını doğrudan hedef almış 27 Mayıs 1960 darbesinin bir diğer zararı 1 Temmuz 2012′ de, Kıbrıs Rum Kesiminin AB dönem Başkanlığını üstlenmesi ile Türkiye’ nin önüne gelecektir.

Bu öyküye adaleti ve hukuku tevdi etmek  ; konunun   10 larca yıl  siyasi meta olarak kullanılması ve sürece hak, hukuk ve adalet tevdii  edilmesi, işin bir rivayete dönüştürülmesi ve iliüzyon haline getirilmesi ardından   inşallah mümkün olabilecektir.

Mümkün olabilecekmidir?

Yoksa mevzu edenlerin  her dönemde siyasi nemasını gördüğü, ağızlara sakız yapılmış  bu fikri ilüzyon  sürüp gidecekmidir ?

Bu kere  ne olacağını ve bu kere ne yapılacağını  hep beraber  göreceğiz.

SAMET   OCAKOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder